Yaprak yeşili gözlerin içimi ısıtırdı Mest ederdi gönlümü derinden Dağılırdı rüzgarda saçların sarhoş misali al rengli Deniz kokulu sevgilim seni unutamadım
İSTANBULUN karanfil kokan pembe köşkleri Seninle uyuduğumuz ılık geceleri anımsatıyor Fayton tozlu taş kaldırımlar Elele gezerken ayağımızın dokunmadığı Minarelerini gördüğümüz ISTANBUL
Avcumuzdan ekmek yiyen martılar Sen bakır cezve bense içinde bol köpüklü kahveydim Akşamın rengi koyulaşırken geceye Mahzun mahzun bakar boğazın öte yanında yalılar İçinde oynaşır çocukluk yıllarım
Vapurlar yaklaşırken ayrılıklar kokan yaşlı iskeleye Nicedir bilmem mavi olmaz bu gök yüzü Balıklar oynaşmaz köpüklerin üstünde Ben geceyi yudumlarken sönük ışıklı o meyhanede Gecenin buğusu hala gözlerimde
Nekadar sarhoş olmasamda Dudaklarımda ismin hecelenir tane tane Eskiden yıldızlardan çizerdim resmini gökyüzüne Ben hala bıraktığın benim ayni beste aynı ISTANBUL
Ay ışığı geceyi aydınlatırken Alabora olan sandallar su yüzünde Ağları delen kılıç balıkları Bu gece sensiz gecelerden sadece bir gece//MEVLÜT//
|