Ülkemizde bir şeyler oluyor, sessiz ve derinden. Toplum yaratılmak istenen, çok farklı bir düzene hazırlanıyor. Birileri öyle güzel planlar yapmış ve bu görevlerini uygulamaya başlamışlar ki, adeta yılanın zehrini akıtırcasına, sinsi ve acımasızca bunu uyguluyorlar.
İşin üzücü tarafı da yapılanları, İslam a ve Kur'an a bağlayarak, toplum adeta Allah ile Kur'an ile aldatılmaktadır. Cumhuriyet döneminin değerleri yıkılıp, adeta kendi inançları doğrultusunda, toplumu yönlendirmeye çalışanlar, bizim inancımız en doğrusudur edasıyla, Allah ile kulunun arasına girenler, bugün çok kötü ve sonucu toplumda acı yararlar açacak, bir planın içindedirler.
Kur'an ı rehber almak yerine, beşerin hurafe inançlarını rehber alanlar, Kur'an ı anlamak yerine, ona kendi nefislerini tatmin edecek şeylere delil aramak için bakanlar, yani Kur'an ı kendilerine uyduranlar, elbette Kur'an dan doğru cevabı alamayacaklardır.
Allah Kur'an da iman ettiklerini söyleyen Bedevi Arapların, iman ettik sözlerini kabul etmeyen, gerçek iman etmenin sözle değil kalple ve söylenenlere boyun eğerek, teslim olmakla olacağını anlatmıştır bizlere. Çok daha önemlisi gerçek iman edenlerin, bakın Tevbe suresi 97. ayetinde, nelere dikkat etmesi gerektiğini söylüyor.
Peygamberimizin devrinde, Allah ın elçisine indirdiği Kur'an ın sınırlarını zorlayan ve atalarının inançlarından da vazgeçmeyen, Bedevi Araplardı. Ya bugün aynı hataları yaparak, Kur'an ın sınırlarını aşan, zorlayan yalnız Kur'an yetmez, orada her şey yoktur diyenler, acaba Rabbin katında gerçek iman etmiş olanlar diyebilir miyiz? Onun cevabını elbette huzurda göreceğiz. Allah ın ayetlerinin ne anlattığını anlamak için değil de, beşerin hurafelerine delil aramak için bakanların, kurmak istedikleri düzende, elbette adaletli olmayacaktır.
Bizleri Allah ile aldatmaya devam edenler, Allah ın sınırlarını zorlayanlar ve ihlal edenler, bugün kalkmışlar çok eşliliği topluma kabul ettirme arayışına girmişler. Birde sıkılmadan buna karşı gelmek, Kur'an a karşı gelmektir diyerek, Kur'an a iftira atmaktadırlar.
Sibel Üresin isminde bir bayana, AKP nin bazı belediyelerinde özel görevler verilerek, bu toplum da kurmak istedikleri düzenin tohumları, ekilmek istenmektedir. İşin daha da vahimi bu bayan, aileden sorumlu danışmanlık görevi yapmaktadır, AKP belediyelerine.
Televizyondan konuşmalarını izledim ve bu bayanın, söylediklerine bir erkek olarak gözlerim, tabiri caizse, fal taşı gibi açık kaldı. Bu devirde böyle bir zihniyetin, düşüncenin olabileceğini hayal bile edemeyenler, inşallah doğabilecek tehlikenin farkına varabilmişlerdir.
Bahsettiğimiz aileden sorumlu bayan, bakın kadınlarımıza nasıl tavsiyelerde bulunuyor ve onları nasıl eğitiyor. Bir evli erkek, beğendiği başka kadınla nikâhsız fuhuş yapacağına, onu eş olarak alıp, fuhuştan kurtulur diyebilmektedir. Buna erkeğin eşinin, izin vermesi gerektiğini, vermediği takdirde, kocasını fuhşa sürükleyeceğini söylemekte bir sakınca görmeyen bir kadına ve zihniyete, söyleyecek söz bulamıyorum. İşte kurulmak istenen düzen ve ayak sesleri.
Kendisinden örnek veren bu bayan, kocam isterse onu evlendiririm, dedikten sonra, bu tür kişilerin topluma dayatmaya çalıştığı fikrin, ne derece bu toplumu nerelere götüreceğini tahmin etmek, zor olmasa gerek. Rabbim bizleri bu zihniyetten korusun.
Erkek olsam çok eşli olurdum diyen bu bayan, acaba bu topluma nasıl bir düzen getirmenin ayak seslenirini dinletiyor bizlere? Hani nerede kadınlarımız, bu şahsa verecek cevapları yok mu? İşte bunun farkına varamayan toplumumuz, uykusunda ninni dinler gibi uyumaya devam ediyorsa, uyandığında olacaklardan mesul tutulacaklarını bilmelidir.
Bu Bayan AKP nin belediyelerinde kadın ve aile danışmanı olduğuna göre, elbette onların zihniyetini anlatıyor. Hiçbir AKP li bu bayanın sözleri bizi bağlamaz, bizim düşüncelerimiz değil diyemez. Çünkü bu düşüncelere karşı çıkan, bu görevde bu şahsı tutmazdı.
Nefislerinin esiri olanlar, Allah ın imtihanından geçmek yerine, imtihan sorularını kendileri hazırlamaya çalışan ve sonunda yakalanıp ceza görenlere benzerler. Allah kadını ve erkeği eşit görmüş ve her iki cinsin birbirilerine karşı sorumlu olduğundan bahseder bizlere. O halde nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın, diye de öğüt verir bizlere.
Kur'an indirilmeye başladığında, kölelik ve çok eşlilik toplumda çok yerleşmiş bir gerçekti. Kur'an, tabiat kanunlarının bile karşı çıktığı, bu iki yaşam şeklini hemen kaldırmamış, fakat yavaş yavaş indirdiği ayetlerle vazgeçirilmesini, kaldırılmasını sağlamıştır.
Lütfen şöyle bir düşünün, öyle hayvanlar vardır ki, esareti, yani bizim değimimizle köleliği asla kabul etmezler. Yine öyle hayvanlar vardır ki, ölene kadar yalnız tek bir eş ile yaşar çoğalırlar. Bunlarda sizce ibret alacağımız dersler yok mudur dersiniz?
Allah çok eşliliği anlatırken, istediğiniz kadar çaba gösterin, adaletini aralarında sağlayamazsınız demiş ve bu durumda bir tanesi ile yetinin diyerek son noktayı koymuştur.
Madem çok eşlilikte istesek de adalet sağlanamıyor, sizce Allah adaletin sağlanamadığı bir evliliği, bizlere önerir mi? Nefsine yenik düşenler, ama peygamberimiz çok eşliydi diyerek, adeta kendilerini peygamberimizle eş tutma yarışına, hatasına düşmüşlerdir.
Örneğin kölelik konusunda Kur'an, kölelik haramdır, yasaktır dememiş ama verdiği Kur'an eğitimiyle, hatta bazı konularda koyduğu hükümlerde, köle azat etme yarışıyla, köleliğin Kur'an a, İslam a uymayan bir yöntem olduğunu anlatmıştır. Tabi anlayana anlamak isteyene. Birde Kur'an ile arasına yüksek duvarlar örmeyene. Bugün şöyle diyebilir miyiz?
Kur'an köleliği yasaklayan bir hüküm koymamıştır, onun için kölelik geri gelmelidir, çünkü Kur'an da kölelik geçer, hatta onlarla ilgili birçok hükümde vardır Kur'an da, diyebilir miyiz? Elbette hayır.
İşte çok eşlilikte aynen böyledir. Allah yasak getirmeden, toplumu ikna ederek, bu yanlıştan vazgeçirilmesini sağlamıştır. Çok eşlilikte adaletin sağlanamayacağını söyleyen Allah, acaba adaletsiz bir aile Kurmanın, tavsiyesini verir mi sizce bizlere?
Savaşlar ya da afetler sonucunda, kadın erkek dengesinin bozulması durumunda, zamanla birçok toplumlarda bu yola başvurulmuş, bir erkeğin birkaç kadınla evlenmeleri, özelikle devletler tarafından teşvik edilmiştir. Fakat bu zaruri bir neden sonucunda olmuştur. Nefsi arzuların etkisinden değil.
İşte bugün bizleri yönetenlerin, bizleri getirmek istedikleri nokta. Sayın Sibel Üresin AKP nin fikri ve inanç doğrultusunda görevini yapmakta ve toplumu bu yanlışa hazır hale getirmeye çalışmaktadır. Daha açıkçası toplumun nabzını yoklamaktadır.
Kadınlarımızın bir kısmı, Kur'an ı öğrenme çabası ile çırpınıyorlar, fakat büyük bir bölümü ise ne yazık ki söylenenlerle, anlatılanlarla yetiniyorlar. Bunlar Kur'an dan dır dediklerinde, Allah ın rehberini anlayarak okuma, ona danışma gereği bile duymuyorlar. Camilerde Kur an kurslarında, kadınlarımıza Kur'an ı anlamadan okutup, ayetler üzerinde düşünme imkânı sağlamıyorlar, bundan mahrum bırakılıyorlar. Düşünmeyen aklını kullanmayan, hakkını aramayan, elbette doğruya, güzele de ulaşamayacaktır.
Sanırım toplum olarak, bazı şeyleri yaşamadan, gerçekleri fark edemeyeceğiz. Bu yanlışlar, acılar yaşanacak gibi görünüyor toplum olarak. Belki de yaşanması gerekli kim bilir, toplum olarak ders almak için. Çünkü yakın geçmişimizde de yapılan yanlışlardan dersler alamadık. Geçmişinden dersler alamayanlar, bir başka yanlışı da yaşamaktan kurtulamazlar. Ama yaptığımız bu yanlıştan geri dönüşümüz, acaba kolay olacak mı? Onu da hep birlikte, ömrümüz yettiğince göreceğiz. Allah neye layık isek onu verecektir. Rabbim bizlerin yardımcısı olsun.