Frekansımız uyuşmuyor, yıldızları barışmıyor, araları limonî gibi ayrılığı ve ihtilafı netice veren; uhuvvet, kardeşliği ve ittifakı zedeleyen sözler, maalesef vifak ehli yani uyumlu olan ki binlerce uyum vesilesi olduğu halde, ehl-i imanın ağzından çıkıyor.
Bu sözleri sarf edenler, acaba bir mü'minin kendilerince hoş olmayan bir iki sıfatından dolayı iman, İslam ve komşuluk gibi belki yirmi masum sıfatını hiçe saydıklarının farkında değiller mi?
İslâmiyet'in izzetini düşünen her ferd, her mü'min mutlaka kendi izzetini ön plana çıkarmamalı, nefsinin ve enâniyetinin değil, kardeşinin taraftarı olmalı, kendini cümleden aşağı görmeli, aradaki uyuşmazlıkları güzellikle çözmeli, aralarındaki gıybete son vermelidir.
İlahî ferman böyle. Öyleyse gerisi önemli mi? Ehl-i dalalet menfaati için en habis insanlarla frekansını tutturup ittifak sağlarken, ehl-i hidayetin belki bin birlik bağı olduğu halde ittifak edememesi sadece bazı şeyleri yanlış anladığımız ve düşündüğümüz manasına gelir. Meşreb ve mesleklerin farklılığı zenginliktir ve ittifakımıza mani değildir.