Türkiye irtica, yolsuzluk, AB dayatmaları ve Amerika'nın , IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla dayatmalarının kıskacındadır. Ortadoğu'da, bu coğrafyada yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanları konumu ve yer altı zenginliği bakımından çoktur ve bu düşmanlar ve bölme faaliyetleri var olacaktır. Bunun çözümünü Silahlı Kuvvetler'den beklemek hata değilse kolaycılıktır.Bizler Türk insanı olarak zaten her atılımı hep başkalaından bekliyoruz. Yeni bir Atatürk beklemek yerine Tek çare halkın tamamen birleşik örgütlenmesinden geçmekte olduğunun farkında değiliz Kimbilir belikde düşünüyoruz ama şu içimizde ki banane denen bencillik duygusu yokmu işte bu düşüncelerimiz yanlızca bizi ve geleceğimize umut bağladığımız çocuklarımızı ve Ulusumuuzu yok edecektir.. Küçük düşünce farklarından dolayı ayrılıklar yanlıştır. Atatürkçü Düşünce ulusalcıdır, laik-demokratiktir, halktan yanadır, işçiden yanadır. Bu nedenle vatandaşlarımızı kimsenin bölmeye hakkı yoktur. Bu bölünmeyi ortadan kaldırmak ulusal bir görev ve sorumluluktur. Çünkü düşmanlarımız çoktur...
Ulusalcı diyoruzda Ulusalcı olmak ne demektir? yada Ulusalcılık ne demektir çoğumuz bunu dahi bilmiyor ve bu ideolojiyi kötü bir düşünce biçimi olarak değerlendiriyoruz ve yıllardır bu korku içinde sürünüyoruz sadaka kültürüne muhtaç yaşıyoruz varlığımızı sömürgecilerin insafına bıraktık yuvarlanıyoruz :tabiri caiz ise ''Bİndik bir kıyamete ,gidiyoruz alamete''
Neyse Ulusalcılık demek
Temelde tam bağımsız ve Atatürk'cü bir devlet yapısı öngören ve Türkiye'de demokrasinin ancak bu yolla gerçekleştirilebileceğini savunan en gerçekci ve Temelinde Atatürk ilkeleri olan siyasi akımdan birisidir.Çünkü Atatürkçü devlet yapısı yani Cumhuriyetlik ilkeleri tam bağımsız bir devlet yapısını teşkil eden bir harekettir.Maalesef 12 eylül askeri müdahele ile gelen 1982 anayasası ,2001 yılında bu anayasa üzerinde yapılan değişiklikle rve 2004 yılındaki değişikliklerle Türkiyenin Tam bağımsızlık çizgisinden çıktığı açıktır.İşte Türk milliyetcileri olarak bizler Türkiyenin AB.ABD.Gümrük Birliği ve İMF Emperyalizminden Kurtulmanın Uğraşını vermekteyiz.Tam bağımsızlık için bu Kuruluşlarla olan yanaşmamızı kendi Ülke Menfaatleri çin kullanabilirsek ne ala Ama Üzülerek ifade deyimki Siyasi iktidarın kandırmaları sayesnide AB.ne girdik diye Ankara Kızılayda Gösteri yapıp günlerce kutlama yaptık ama Benim zavallı halkım bilmiyorduki Kutladığımız aslında Bağımsızlığımızın elden gidişi idi Sömürgecilere olan köleliğimizin devamı idi.
Bir söz vardır: 'İstikbal pazarında gözyaşlarının yeri yoktur.' Yani geleceğimizi eğer şekillendirmek istiyorsak ağlamanın, sızlamanın hiçbir yararı yoktur. Devamlı gülmeliyiz. Bu sorunlar ağlayarak, üzülerek ve avuç açarak çözülemez. Bugüne kadar bunu yapmışız ve geldiğimiz yer bellidir...
Emperyalistler Kemalizmi ve Silahlı Kuvvetler'i istemez
Emperyalist ülkeler her zaman zayıf hükümetleri isterler ama ulusal devletleri ve ulusal devletin temelini teşkil eden Kemalizmi hiç istemezler. Ulusal devleti koruyan, kollayan ulusal bir silahlı kuvvetleri de istemezler. Onun için Silahlı Kuvvetler'e ve Atatürk'e saldırılmaktadırlar. AB ülkeleri Silahlı Kuvvetler'i yasalarla ve daha sonra siyaset yoluyla pasifize etmeye çalışıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri kesinlikle demokrasiden yanadır. Demokrasinin karşıtı bir harekette bulunmamıştır. Her zaman demokrasiyi yozlaştırmaya çalışanlara karşı olmuştur. Hiçbir zaman da uzun süreli iktidarda kalmayı düşünmemiştir. Yaptıklarını da halkın istekleri doğrultusunda yapmıştır. Halka rağmen bir şey yapmamıştır. Çünkü Atatürk'ün Ordusu'dur. Devrimleri yaparken de kahraman Ordumuz her zaman Atatürk'ün yanında olmuştur.
Emperyalizm bizi azınlıklar yoluyla bölmeye çalışır bunun içinde ülkemizde en lkolay lokma kürt kelimesini ideolojik bir sınıfa sokmak olmuşturLozanda kaybeden Sömürgeciler hemen sonrasında Kürt ayaklanmalını finase ettmişler ama Karşılarında Bu günkü gibi zayıf teslimiyetci bir hükümet yoktu ATATÜRK vardı ve bir Ulus vardı ve bunlar çabuk bastırıldı İşte bu gün 90 sene evvelinin rövanşı alınmaya çalışılmaktadır.Bu manada Mücadele Tam bağımsız ve Bölünmez bütünlüğü olan Ulus olması gerekirken Saldım çayıra mevlam kayıra misali bu ateşe otun atılmaktadır.Diyer yandan Toplumun dini kullanılarak Onlarca yIldır tarikatlar yolu ile halkımıızın İnançları kullanılmıştır Bu gün Bir tarikat diyer tarikatın fikrini de benimsemez onla konuşmaz :Dini Kullanıp Allh ile aldatanlar sahanede figüranlık yapıyor bu işin aktörleri dışarıdan Özünü kaybetmiş varlığının devamını sağlayan Atatürk İlkelerinden uzaklaşmaya başlamış bir ulusun düştü acizliği zilemektedir.Kimse kimseyi kandırmasın arkadaşlar Biz bu gün analtıldığı gibi güçlü bir devlet değiliz yardıma mutaç bağımlılığı anlaşmalarla senet altına almış Kendi silahını dahi dışarıdan almak zorunda kalan bir devletiz .PKK ile mücade ederken bile benim sana sattığım silahı kullanmassın diyen devletleri hatırlayın .Düşünün Paranı veriyorsun silahı alıyorsun ama kullanmak için dışarıdan izin istiyorsun.ÇOK ACI..............
Medya halkı uyutuyor yada gerçekleri anlattığında onun tüm hakları elinden alınmaktadır
Son televizyon programları genelde ülke sorunlarına değinmediği gibi gençlerimizin sorunlarına da eğilmiyor. Ağalık düzenini savunur. Bundan 50 yıl önceki Türk filmlerini seyredenler gibiyiz. Dizide bir genç kız hastalanıyor, günlerce herkes onun başında. Türkiye nereye gidiyor, 6. Uyum Paketi ne getiriyor, ne götürüyor kimsenin umrunda değil. O zaman Türk ulusu bu televizyonları protesto etmelidir. Dizilerin biri bitiyor, biri başlıyor. Bir dizi üç kanalda birden oynuyor. Sonra da futbol başlıyor!... Yani herkesi meşgul edecek bir şeyler mutlaka oluyor. Sonuç olarak insanlarımız ekran başına kilitlenmektedir. Televizyon bitince cep telefonları çalışmaya başlıyor. Sabah olunca internet kafelerde 'çet' başlıyor. Bilgisayar kullanmayanlar da kahvelerde çekirdek çitliyor. Yani biri 'çet'liyor, biri 'çit'liyor. Halkımız bunları hak etmiyor. Tüketen bir toplumun, ahlaksız bir toplumun, soyulan bir toplumun, sesi çıkmayan bir toplumun siyasetçi tarafından kandırılan bir toplumun bir bireyi olmamak için bilinçlenmeliyiz, kol kola girmeliyiz, birbirimiz desteklemeliyiz. Bunda kazanacağımız çok şey var ama kaybedeceğimiz hiçbir şey yok. Lider beklemek, yeni bir Atatürk beklemek yanlıştır, çünkü beklemekle gelmez. Lider de Atatürk de Türk halkının kendisidir. Hepimiz birer Atatürk'üz.
Son dönemde Türk Ordusu'na yönelik çeşitli yıpratma kampanyaları yürütülüyor. Türk Ordusu çok iyi yetişmiş, ülkesine ve ulusuna bağlı, Atatürkçü, ulusalcı bir güçtür. Ancak bu güce güvenip bölünmek, rehavete kapılmak, tüketim toplumunun bireyi olmaya devam etmek, toplantılarda poz verip halkın içine girmemek lüksüne sahip değiliz. Bugün Ordu da halkımızın kendisi gibi örgütlenmesini bekliyor. Ordu kendisi gibi örgütlenmeyen bir halkı nasıl harekete geçirsin. Kuvayı Milliye bütün halkın katılımıyla kurulmuştu. Bütün illerden insanların katılımıyla kurulmuştu. Atatürk ordumuza "Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları" diyor. Yanı meclis de Ordu da o dönemde halkın katılımıyla oluşmuştu. 1922 yılında Büyük Taarruz'un sonunda 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları... İlk Hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!' diyor. Bugün Türk Ordusu Atatürk dönemindeki ordudur, ancak halkımız o halk değildir!..
sözlerimi
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN
''ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR'' Sözü ile sonlandırıyorum