GENÇLİĞİMİZ, GELECEĞİMİZLE NE KADAR İLGİLİ?
**
Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir.
Gençlik olarak biz, ülke sorunları ile ilgilenmeyi görev biliyormuyuz ve ülke
sorunlarıyla ilgilenip etken olduğumuz ölçüde görevimizi yaptığımıza
inanıyormuyuz.? Çünkü ülkenin geleceği, gençliğin geleceğinden ayrı düşünülemez.
Biz ülke sorunları ile ilgilenmez isek, gerçekte kendi geleceğimize sahip
çıkmış olamayız. Yaşlı kuşağın bize devredeceği Türkiye'yi, Amerikan
üslerini, bizi Amerika'ya bağlayan ikili anlaşmaları, yıldan yıla artan dış
borçları ve Türk halkının nasıl sömürüldüğünü görüp de ülke sorunlarıyla
ilgilenmemek sahip olduğumuz değerlere ve vatana ihanettir. Türk ulusuna ihanettir. Türk
devletinin geleceğine ihanettir.
Gençliğin ülke sorunlarıyla ilgilenmesi ve sömürülen Türk halkından yana gayret etmesi şarttır
çünkü
Kurtuluş savaşını kazandığında MUSTAFA KEMAL ve YÜCE halk LOzan barış anlaşması yapmakta zorunda kalmıştı düşman kuvvetleri O zaman bu emperyaist devlet baronları şu ifadeyi kullandılar bu gün bu masada kaybettik veriyoruz ama sizi ekonomik olarak içten çökertip bu masada kaybettiklerimizi geri alacağız demişlerdir.Nitekim bu gün bu amaçlarına adım adım ulaşmaktadırlar
Egemen sınıfın isteğine kalırsa,bu yüce vatan onlar bizi yönetecek ve ömrümüz boyunca
acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete
bağlayacaklardır. Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye'yi bir nükleer hedef haline
getireceklerdir. .
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika'ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu
sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köyle kardeşlerimizi sömürecekler, fakat
biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz. sadakaya muhtaç hale gelecektir nitekim gelmiştirde
Bugünün öğrencileri yarının meslek adamları olarak siz gençler ülkemizin bütün sorunları
ile ilgilenmek zorundayız.
Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak gençler için iki
yol vardır
. Bu yollardan biri, kim için ve ne için üretim yaptığını
düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca neden ve
niçinini düşünmeksizin robotlaşmak.
İkinci yol ise kim için ve ne için çalıştığını bilerek emekçi halkın
yararına üretim yapma olanaklarını aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol
küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun, yani
toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur.
saygılarımla
Eyüp Öztürk