İnsan, bilmediğinin düşmanıdır. Bu sebeble fikrine uymayanları çürütmek için fikrin hatalarını, iç yüzünü ve neticelerini ortaya koymak yerine hakaret ve küfür yoluna başvurur. Aslına bu yolu kullanan insanın fikri çürük ki karşıya saldırıyı tercih eder.
Böyle bir hakarete maruz kalan bir yazarın haklı isyanını aşağıda yorumdaşların efkarıyla paylaşmak isterim.
Buyurun:
Bunlara soracak olursak..
Vatan haini olduğumuzu, dahası, vatanı çatır çatır sattığımızı yazmaktan yorulmuyorlardı.
Bunlara soracak olursak, hepimiz ABD işbirlikçileriydik.
Tetikçi medya "yandaş" tesmiye ederek hedef gösteriyor, onlar da ağzına geleni söylüyorlardı.
Erdoğan'a Gül'e kızıp bize küfrediyorlardı.
Mesela...
Erdoğan'a "Musa'nın çocuğu", bize "Sorosçu çocuğu" diyorlardı.
"Mavi Marmara" gemisinin ardından kimin ne çocuğu olduğunu gördük.
Erdoğan, "İsrail terör devleti"ne demediğini bırakmazken, bunlar su koyvermeye başladılar.
Yakında Siyonistlerin ağzıyla konuşmaya başlarlar.
Bunlar böyledir.
Erdoğan'ın bir Yahudi kuruluşundan vaktiyle madalya aldığını dillerine dolayanlar da bunlardır; (çakma Yahudi bir kaportacı çocuğunun ağzıyla) Erdoğan'ı "antisemit" ilan edenler de!
İmdi, "ABD emperyalizmi" karşıtlıklarının da kocaman bir yalan olduğunu göreceksiniz.
Ciğerlerin lekesi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İran'a ambargo kararına Brezilya ile birlikte Türkiye'nin "hayır" oyu vermesi, ciğerlerinin lekesini koyacaktır ortaya.
ABD'deki uzantılarıyla beraber İsrail terör rejiminin Ak Parti'yi alaşağı etmesi için üzerlerine düşen her vazifeyi eksiksiz yerine getirecekleri, "Mavi Marmara" gemisi etrafında sürdürülen tartışmalardaki tavırlarından belli olu-yor.
"Musa'nın çocukları", "Amerika uşakları", "Sorosçu çocukları" diyordunuz değil mi?
Kimin ne çocuğu olduğunu gördük ulan!
İki elim iki yakanızda; ettiğiniz bütün küfürleri yalatacağım size!