Türkler bir ırk ve bir millet olarak haysiyetle yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. Karakterleri pek asil ve yücedir... Asaletleri alınlarında ve amellerinde yazılıdır... Bütün hareketleri asilanedir ve vecd ile yaşayan duygulu bir millettir. Onların yurdu efendiler diyarıdır, kahramanlar, şehidler ülkesidir. Bence insaniyete şeref veren böyle bir milletin düşmanı olmak insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır. Böyle bir lekeden Allah beni korusun.
Güzel sözler ama malesef simdilerde Türk insani hakkinda böyle düsünen insan cok naadir bulunur herhakde! benim gibi bu Lamartin kim acaba diye merak eden olur diye bende bulup kim oldugunu ekledim ilgilenen olursa.
Alphonse de Lamartine (1790-1869)
Fransız asıllı şair ve siyaset adamıdır. 21 Ekim 1790 tarihinde Macon'da doğdu. Doğumundan bir yıl evvel gerçekleşmiş olan Fransız İhtilalinden dört yıl sonra, Milly yakınlarında bulunan bir çiftliğe taşınan ailesiyle birlikte mütevazı bir hayat yaşadı. Bir süre eğitim gördükten sonra gençlik yıllarında İtalya'ya gitti. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Görünüşte kaliteli olma ve kalp temizliğini esas alan transandantalizm felsefesine bağlandı.
Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstat ilan edilmesine rağmen, tercihini başka bir alanda kullandı. Diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atıldı. Bunda savurgan bir hayat yaşaması ve daha çok para kazanma isteği de etkili oldu. 1820 yılındaki evliliğinden kısa bir süre sonra Napoli'deki elçilik katipliğine atandı. Burada bulunduğu sırada, "Şairce Düşünceler" adlı eserini yayınladı. Bu eser aynı zamanda onun ilk büyük eseridir. Akabinde, "Sokrat'ın Ölümü" ve "Şairce Dini Ahenkler" isimli eserleri başta olmak üzere başka eserler de yayınladı. Lamartine, kral tahtına Louis Philippe'in geçmesinden sonra diplomatik görevlerinden istifa etti. Napoli'den ailesiyle birlikte ayrılarak Doğu seyahatine çıktı. Sırasıyla Marsilya üzerinden Malta, Yunanistan'ın başkenti Nauplion ve Atina'ya uğradıktan sonra Beyrut'a gitti, Suriye ve Lübnan'ı dolaştı, Filistin'i gezdi. Bu gezi sırasında milletvekili seçildiğini öğrenince tekrar İstanbul üzerinden Fransa'ya dönmeye karar verdi. 20 Mayıs 1833 tarihinde İstanbul'a geldi. Bu sırada tahtta bulunan Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından iyi karşılandı. Kendisine Aydın'dan bir çiftlik hediye edildi.
Lamartine, İstanbul'un bir çok yerini gezdi. Beyoğlu'nda kaldığı süre zarfında sık sık binaların çatısına çıkarak İstanbul'u seyretti. Padişah sarayını gezme ve görme imkanını da buldu. Bir süre Fransız elçiliğinin Tarabya'daki yazlığında kaldı. 23 Temmuz 1833 tarihinde karayoluyla İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Sofya, Niş, Belgrat ve oradan da Viyana'ya geçti. Yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını 4 cilt halinde 1835 yılında bastırdı.