Değerli Kuyucak' lılar;
(Uzun bir ayrılıktan sonra sizlerle beraber olmaktan duyduğum mutluluk sonsuzdur.)
10 Kasımı 2012' de Anıtkabir’de yaşadıklarım ve yaşananları anlatmam yada yazmam Mustafa Kemal Atatürk’e olan bağlılığımı ve sevgimi anlatmak için yeterli olmaz...
Bizler Anıtkabir’de sadece bir ölüm yıldönümü olarak değil, aynı zamanda Atatürk' ün yaptıklarını anlamak ve değerlendirmek ve Devrimlerini yaşayacağımızın ve yaşatacığımızın sözünü vermek için hazır bulunduk.....
Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet bıraktığı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyeti' ni bütün değerleri ile yaşamak ve yaşatmak sözünü ve bu kararlılığımızı bir kez daha haykırmak için bulunduk eşsiz liderin huzurunda...
Yalnız değildik elbet..
Atatürk Türkiye’ sinin her köşesinden koşup gelen, Cumhuriyet denen yüce değere sahip çıkma
azmi ve kararlılığında, Atatürk devrimine inanan Ulus _Vatan kavramını iyi bilen bir milyon genç de Atatürk' e saygı sunmak için hazırdılar manevi huzurunda
Yanlızca Gençlermi?
Elbette hayır...
Hiç durmadan yağan sağanak yağmurun altında tüm kararlılığı ile dik duruşundan taviz vermeyen 75 yaşında teyzem ve daha gibi yüzlerce teyzeler, amcalar, dedeler ve tabi babalarının omuzlarında
alnında Cumhuriyet çok yaşa yazılı bandajı olan 7 yaşındaki çocuklarımız....
Yukarıdaki resme baktıktan sonra O sabah saat 9:05' de sıcak yataklarından bile kalkma zahmetini göstermeyenler, işte onlar AKP iktidarının esiri olmuş Cumhuriyet Ulus-Vatan kavramından yoksundurlar. Bunlar aslında sadece bu sabah 09:05’ de deyil, 74 yıldır uykuda olanlardır...
....(sizleri tenzih ediyorum)
Teyzemin Cumhuriyet ve Atatürk sevdası karşısında Mustafa Kemal Atatürk kimdir diye sormak ve düşünmek abeste iştigaldir.
Çünkü Atatürk, bütün dünyanın dünyanın gözünde bir özgürlük kahramanıdır.....
Çünkü Atatürk, Milletimizin gözünde en büyük vatansever ve devrimcidir......
10 Kassım sabahı soğuk ve yağmurlu bir havada kendime sorduğum ilk soru Atatürk' ün bize ihtiyacı varmı?
Yok…
Bizim ona ihtiyacımız var..
Atatürk’ ün fikirlerine, dünya görüşüne, Ulusalcı olma sevdasına ve devrimlerine ihtiyacımız var.
Bu topraklarda yaşayan insanlarımızın ihtiyacı sömürge devletlerin sevr ruhu taşıyan emperyal güçlerin hain emellerine karşı ulus-vatan-devrim ve özgürlüktür..
Bu yüce değerlerin, büyük önderi olduğu için ve halkın vatana, devrime ve özgürlüğe hiç bir zaman olmadığı kadar çok ihtiyacı olduğu için, millet Atatürk’e koşmuştur, ona sarılmıştır, onu vicdanına ve bilincine işlemiştir..
Bizler; bu gün nefes alabiliyorsak eğer ve yine bu gün özgürce yürüyebiliyorsak vatan toprakları üzerinde bunu Atatürk' e ve devrimlerine borçu deyilmiyiz..?
Bu ruh ve bilinçte olmayanların 10 Kasımda Atatürk’ ün manevi huzurunda hazır bulunmak yerine 9000 km. Ötelerde ne yaptığını konuşmak ve tartışmak ne işe yararki..
Cumhuriyet ve Vatan sevdalılarının kararlı duruşu ve heyecanı karşında Anıtkabirde ve iki saatlik yürüyüşte söylenenler ve verilen mesajlar yanlızca Ankara -Kızılay meydanını deyil, hemen yukarısında bulunan ABD güdümüne kalmış meclsi de titretmiştir.
Saat: 9.30..
Şideetli yağmur, çamur, ve soğuk, yine polis, yine barikatlar..
Halk tüm olumsuzluklara rağmen polise sevgi gösterisinde bulunuyorsa eğer bu gençler çok iyi biliyorki polis demek halk demektir. Onbinlerin dik ve kararlı duruşu karşıısnda bir bir kalkıyor engeller. Bazı polislerin sessizliği ve asabiyetine karşı, vicdanı o kadar körelmeyen polislerse halk Anıtkabir’e akarken olduğu yerde ve barikatların kaldırılmasına ön ayak oluyor
Anıtkabir’e girişler saat: 10’ a kadar yasak.
Neden?
Siyasi iktidar halkın yürümesinden ve gerçekleri haykırmasınıdan çekiniyor ve korkuyor.
Halk yağan şiddetli yağmur gibi. Sel olmuş Anıtkabire gidiyor
Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyor..
Halk koşuyor, yağmur, çamur demeden..
Kaybedilecek zaman yok..
En öndeki gençler, koluna girdikleri 75' lik teyzem yaşlıdır zorlanmasın diye yavaşlıyor....
Azarlıyor teyzem,,,..
Neden yavaşladınız?
Sırılsıklam olmuş basması, yemenisi ve elinde al karanfiliyle yürüyor..
Gururlu, onurlu ve dik..
Ona bakan ve peşinden yetişmeye çalışanlar ve bizlerde gurur gözyaşı döküyoruz..
Benim şu an kaleme alırken döktüğüm göz yaşı gibi....
Teyzem, haykırıyor; devir durmak, yorulmak ve yılmak devri değildir diyor çekiyor kolunu ve öne geçiyor....
YÜRÜYÜN diyor...
Yürüyün.....
Ve Atatnın huzuruna vardığında
"ATAM KURDUĞUN BU CUMHURİYETİN PEŞİNDEN HİÇ DURMADAN YÜRÜYECEĞİME AND İÇERİM. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"
Ve o an herkeste gurur ve zafer gözyaşı süzülüyor yorgun ve uykusuz gözlerden
Atatürkle kucaklaşıyor teyzem..
Sonra
4 metrelik bir çiçek demeti üzerinde yazılı olduğu gibi teyze ve halk hep bir ağızdan ..
“BU TOPRAKLARDA MUSTAFA KEMALLER YENİLMEZ” diyor...
“Gün Gelecek, Devran Dönecek” diye haykırıyorduya halk,
İşte dönüyor devran..
Daha ötelere kaçsalarda ötekiler,
Dünya dönüyor..
Ve 10 yıldır, hiç olmadığı kadar, ezilen, horlanan halk “ağır ellerini toprağa basıp doğruluyor”.
“Gayrı yeter” diyor.
Bizler;
Attığımız her adım ve aldığımız her nefeste, sınırları kanla çizilmiş Atatürk Cumhuriyeti’ ne sahip çıkma arzumuzu bir kez daha yaşama ve yaşatmanın heyecanı ve Emperyalistlerin önünde secdeye yatan günümüz siyesetçilerine en büyük cevabı bir kez daha 10 Kasım’ da Anıtkabir’de vermiş olmanın haklı gururunu sizlerle paylaşmanın sevinci içindeyim......
İnanıyorumki;
Sömürüye, haksızlığa, baskıya direnen gerçek aydınlar, yurtseverler, ulusalcılar kısaca Atatürk’ e ve devrimlerine bağlı Türk halkı mutlaka kazanacaktır.
Bu da, ancak ve ancak Atatürk ilkelerine sarılmak, devrimlerini yeniden hayata geçirmekle mümkündür.
Çünkü;
Direnmek yaşamak; boyun eğmek ise ölüm demektir
İnanıyorumki bu halk direnecek, nboyun eğmeyecek ve hesabını soracaktır
Tabi demokratik kurallar içinde...........
Saygı ve Hürmetle...