Uçuruma doğru sürüklendiğimizin, artık farkına varalım.
Bugünlerde, ülkemizin içine sürüklendiği üzücü ve düşündürücü tabloyu, altı yedi yıl öncesinden tahmin edenler, sanırım müneccim değil, gerçekleri görenlerdi. Tabi o günlerde, bugün olacakları söyleyenlerin halini, bugün sizler çok iyi biliyorsunuz.
Evet, gerçektende bu gün bizleri yönetenler, ülkemizi tahmin edemeyeceğimiz kadar, büyük bir tehlikenin eşiğine getirmişlerdir. Şehit haberlerinin eksik olmadığı, hatta normal karşılanmaya başlandığı ülkemizde, adaletsizliğin toplum üzerindeki baskısı, gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Birde bunları yapanlar bu mevkie, toplumun inancını, itikatlarını kullanarak gelmesi, Rabbin Kur'an da uyardığı tabiriyle, halkı Allah ile aldatarak bunları yapmasıdır. Allah Lokman suresi 33. ayetinde bakın nasıl bir uyarıda bulunuyor bizlere.
(O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın!)
Elbette toplumu Allah ile aldatanların, başarıya da ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Allah Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin ve onlara çok fazla güvenmeyin diye bizleri uyarır. İşte Allah ın bu öğüdünü dinlemeyip, Amerika yı ve onun gizli ortağı İsrail in doğrultusunda gidenlerde, elbette ülkesini uçurumun kenarına getirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Komşularımızla sıfır sorun politikasıyla işe başlayanlar, Amerika nın ve İsrail in zorlamalarıyla, tüm komşularımızla bizleri düşmen edenler, elbette halkını bilinmeze sürükleyecektir. Kendi düşünceleri ile bu ülkeyi yönetmedikleri, önce söylediklerinin tam tersini yapmaları, birilerinin isteği doğrultusunda hareket ettiğini, sizce göstermiyor mu?
Eğer kendi fikirleri doğrultusunda hareket etmiş olsaydılar, ben eminim ki ne Başbakanımızın söylemleri, nede hükümetin politikası böyle çıkmaza bu ülkeyi sürüklenmeyecekti. Sayın Başbakanım, lütfen Amerika nın oyunlarına gelmeyiniz. Onlara asla güvenmeyiniz. Zararın neresinden dönülürse kardır. Gelin tüm ülkenin siyasetçileri olarak bir araya geliniz, hatalarınızı itiraf ediniz ve bu ülkeyi bölünmeden elbirliğiyle uçurumun kenarından kurtarınız. Bunu yapmazsanız, bu toplum ve tarih sizleri asla affetmeyecektir.
Daha dün Suriye yi yönetenlerle, Sayın başbakanımızın kardeş pozlarını verdikten sonra, birden bire tam tersi politikayla değişmesini demi sorgulayan yok? İsrail e kafa tutar görünenler, gizliden izledikleri politikanın fark edilemeyeceğini mi zannediyorlar?
İsrail den özür bekleniyor. Özür dileyince yapılanlar, hunharca katledilen vatandaşlarımız gerimi gelecek? Bu davranış şekli Yahudi nin, Siyonist in inancında vardır. Çok kısa zamanda ince bir politikayla, İsrail den açıklamalar gelecek, hatta tazminat da verecekler, bunun hazırlığını görüyoruz. Peki, ondan sonra ne olacak? Gizli dostluk, işbirliği, artık açıktan yapılacak.
Lütfen dikkatle düşünelim. Suriye nin bölünmesi, güçsüz hale gelmesi, kimin işine yarar? Bu bölgede adaletin getirilmesini bahane edenler, yıllardır neredeler? Suriye petrol merkezi değil, peki nedir bu ülkenin konumu? Elbette İran dan sonra İsrail in korkulu rüyası olmasından kaynaklanıyor. Yani Sayın Başbakanımız ve hükümetimiz, İsrail in ekmeğine kaymaklı bir yağ sürüyor ki, üzerinde anzer balı var.
Halkımızda uykuya devam, çünkü Allah ın birkaç kez Kur'an da uyardığı, SAKIN SİZLERİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR uyarısına, kulaklarımızı tıkadıkta ondan. Allah ın rehberini, anlaşılmaz yaparak yüksek bir yere asıp, beşerin kitaplarını rehber edinirsek, elbette böyle derin bir uykuya dalarız da, kimse uyandıramaz. Çünkü trans haline sokulmuş bir toplum yaratıldı. Böylece her istenen, çok rahat yapılabiliyor. Böyle davranan toplumların ne hale geldikleri, Kur'an da çok açık anlatılıyor.
Amerika ve İsrail in, bundan elli sene önce planladığı, bölgemizde ayrılıkçı bir Kürt devletinin kurulması ve bu devletin İsrail tarafından yönetilmesi planı, yıllardır Amerika ve İsrail tarafından gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Sinsice uygulamaya konan, bu planları ne yazık ki bugünkü hükümetimizin, yanlış politikaları sayesinde, adım adım ve çok hızlı gerçekleştirilmekte olduğunu görmek, beni derinden üzüyor.
Yahudi ve Hıristiyanların oyununa gelen yöneticilerimiz, kendi elleriyle din kardeşlerimize yapamadıklarını, bizlere yaptırmaya çalışıyorlar. Yani Müslüman ı Müslüman a kırdırıyorlar. Bizlerde seyrediyoruz, film seyreder gibi. Çünkü onlar biliyorlar ki, bu bölgeye kendilerinin girmesi çok zor ve tehlikeli. Onun içindir ki bizleri ateşe atıyorlar. Tabi bizleri yönetenlerde, bu tehlikeli planın parçası olduklarının, farkında bile değiller. Yoksa farkındalar mı? Bunu düşünmek bile istemiyorum.
Suriye de insan haklarını öne sürerek, olmadık bahaneler üreten Sayın Başbakanımız, acaba sırf Müslüman diye Myanmar da öldürülen, katledilen din kardeşlerimize, camilerde para toplanmanın dışında ne yapmayı düşünüyor?
Öldürülen, katledilen topluma para ne işe yarar? Avrupa insan hakları, Amerika nın insan haklarından bahseden, menfaat şebekelerini harekete geçirmek gibi bir düşüncesi var mı? Yoksa komşu ülkemiz için geliştirdiği söylemlerinden olan, sabrımızı taşırmasınlar türünden sözleri de, Myanmar da ki din kardeşlerimizi katledenler için söyleyecek mi Sayın Başbakanımız? Bu katliam yeni değil, yıllardır devam ediyor. Acaba neden önlem alınmıyor? Suriye de ki trajedi, bu bölgeden daha mı önemli? Suriye de yıllardır yapılan adaletsizlikler, yeni mi fark edildi yoksa?
Avrupalılar bu katliam dan endişe duyduklarını söylüyorlar. Aman Allah ın ne dert ne keder. Daha öncede Avrupalıların ataları, yapmadı mı aynı katliamları Müslümanlara? Acaba katledilenler Hıristiyan olsaydı böylemi konuşurlardı?
Bu zihniyetle hareket eden bizleri yönetenler, sakın şunu unutmasınlar. Adaleti kendilerine hak görenlerle birlikte olanlar, onlarla işbirliği yapanlar, gerçek adaletin huzurunda bir gün, hesap vermekten asla kaçamazlar.
Komşularımızda yaşanan olayları, ayrılıkçıları dışarıdan destekleyerek, huzursuzluk çıkartarak, parçalanması ve devleti yönetenleri etkisiz hale getirilmesine yardımcı olan, hükümeti yönetenler, olayların sonucunda çıkacak tablonun da hesabını yaptılar mı? Hiç sanmıyorum, çünkü bugünlerde telaş içindeler. Birileri ayrılıkçı bayrağını, dikti bile o bölgeye.
Çok yakında bizleri yönetenler, bu ülkeyi savaşa sürüklerse şaşmamak gerekir. Çünkü yanlış politikalarla, işin içinden çıkılamaz bir duruma getirdiler ülkemizi. Yanlış politikalar, ehil olmayan yöneticilerle, ülkemiz parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya. Detayına girmek istemiyorum, çünkü hangi konudan bahsetsek, içler acısı.
Ülkemiz onca tehlikeli dönemlerden geçerken, yine toplumun en hassas konusu olan inancını ön plana çıkartarak, yapılan yanlışlar kamufle edilmeye çalışılmaktadır. Sayın Başbakanımız, hatırlarsınız geçmiş dönemin padişahları, sultanlarının genelinin şan, şöhret ve yaptıkları yanlışların unutulması adına yaptıkları görkemli camilerin, bir benzerini de kendisi yaptırma çabasında. Elbette camiler yapılsın, kimse karşı çıkmaz, buralar bizlerin ibadet yeri, Rahman ile buluştuğumuz mekânlar. Ama belediye Başkanlığından beri Kralların, sultanların hayallerini süsleyen görkemli cami yaptırma çabası düşündürücüdür.
Sayın Başbakanımıza şunu hatırlatmak isterim. Biz Müslümanların ibadet yerleri, Hıristiyan ve Yahudilerde olduğu gibi, görkemli ve ihtişamlı değildir. Tam tersine sade ve gösterişsizdir. Peygamberimizin yaşamını, sünnetini yaşamak isteyen, her yerden görülecek görkemli, ihtişamlı bir cami yaptırmak yerine, görkemli bir kütüphane, ilim tahsil eden eser yaptırarak, toplumumuzu okumaya, ilme yönlendirir ve okuma alışkanlığına sahip olmamız adına çaba gösterirse, işte o zaman unutulmayacak bir eser bırakmış olur. Çünkü okuma alışkanlığı olmayan toplum olarak, ne Kur'an dan haberdarız, nede gittiğimiz yolun farkındayız. Önce toplum okuyup bilinçlenmeli ki, o yapılan camilerde Rabbin huzuruna, şirk koşmadan durabilelim.
Ülkemizin geleceği karartıldı ve ne yazık ki çok üzücü günler bizi bekliyor. Gelecek nesle iyi miras bırakamayacağımız anlaşılıyor. Rabbim yardımcımız olsun. Çünkü toplumumuz hala bazı şeylerin farkında değil. Uçurumun kenarına gelince, ancak fark edecek gibi görünüyor.
Sanırım bizler suçluyuz ve ülke olarak cezamızı çekiyoruz. Çünkü Allah ın bizleri uçurumun kenarından kurtardığı, ülkemizin işgalini önlediği ve lider olarak gönderdiği ATATÜR KÜN kıymetini bizler, hiç ama hiç bilemedik.
Onu anlayamadık ve onun yolundan gidemedik. Toplumu ona düşman ettik. Söylemediklerini onun ağzından söyledik. İşine gelen onu, işine geldiği gibi anlattı, kullandı. Onun arkasına saklanan adaletsizleri, yalancıları, düzenbazları göremedik ülke olarak. Onun ruhunu, onun amacını, yapmak istediklerini anlamak isteyen olmadı bile. Anlamaya çalışanlarda baltalandı ve dışlandı.
Elbette Allah da, bu kıymet bilmezliğimizden dolayı, bizleri cezalandırıyor. Toplum kime oy vereceğini bilmez bir şekilde, güveneceği bir liderin yokluğunun acısıyla, ne yapacağını bilmez bir durumda kıvranıyor. Muhalefetin birlikte hareket etmesini bırakın, biz onlarla yan yana gelemeyiz diyecek kadar birbirine düşmanlıkları var. Ülkenin ne durumda olduğunun, farkında bile olmayan muhalefet, en az bizleri bu hale getiren hükümet kadar sorumludur. Onları da affetmeyeceğiz. Evet, Rabbim, biz tüm bunları hak ettik.
Rabbim ne olursun yaptığımız, değer bilmezlikten dolayı affet bizleri. Bizler büyük hata yaptık. Bizleri bağışla. Sen yücesin bağışlayıcısın, ne olursun bu kez de affet bizleri. Yoksa ülke olarak işimiz çok ama çok zor. Senin yardımına, mutlaka muhtacız.