1-Mü'minûn (o mü'minler) muhakkak kurtuluşa ermiştir. 2-O kimseler (o mü'minlerdir) ki, onlar namazlarında huşû' (korku ve eziklik) içinde olanlardır. 3-Ve o kimseler ki, onlar boş şeylerden (boş söz ve işlerden) yüz çeviricidirler. 4-Ve o kimseler ki, onlar zekât (vermek) için çalışanlardır. 5-Ve o kimseler ki, onlar ırzlarını koruyucudurlar. 6-Ancak kendi eşleri veya sâhib oldukları câriyelerine karşı (olan münâsebetleri) müstesnâ. Çünki şübhesiz onlar (bundan dolayı) kınanmış kimseler değildir. 7-Artık kim bundan ötesini ararsa, işte onlar gerçekten haddi aşanlardır. 8-Yine o kimseler ki, onlar emânetlerine ve sözlerine riâyet edenlerdir. 9-Ve o kimseler ki, onlar namazlarını (erkânına riâyet ve ona devam ederek) korurlar. 10-İşte onlar, gerçekten (yüksek makamlara) vâris olanlardır. 11-Onlar ki, Firdevs (Cennetin)e vâris olurlar. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Mü'minûn, 1-11
''Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar Mü'min erkekler ve Mü'min kadınlar taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar doğru erkekler ve doğru kadınlar sabreden erkekler ve sabreden kadınlar mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.'' (Ahzab, 35)