Ey gaflet, dalalet ve hıyanet içindeki özgürlük havarileri, Bu devlette Kürt Cumhurbaşkanı olmadı mı?Şu an mecliste 196 tane Kürt milletvekili yok mu? Bakanlarımızdan bazıları da Kürt değil mi? Kürtlere veya başka bir azınlığa dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapıldı mı? Ayrıca, dünyanın hangi devletinde azınlığın dili resmi dil olmuş. Amerika'da, Almanya'da yaşayan azınlıkların dillerinde TV veya başka haklar var mıdır? Hal böyle iken, Türkiye'de hangi Kürdün dilini konuşması engellendi bugüne kadar? Ayrılıkçı PKK'lı Kürtleri siyasallaştırmak ve vatanı böldürmek çok mu mutlu eder sizi?
ŞU DERSİ UNUTMAYIN Yıllar önce bir TV kanalında yayınlanan ve Can Dündar'ın sunduğu Çapraz Ateş programına Alparslan Türkeş ile PKK'lı Orhan Doğan katılmıştı. Doğan'ın Türkiye'yi bir mozaiğe benzettiği sırada Türkeş sert çıkmış ve "Ne mozaiği ulan, mermer mermer" demişti. Bu söz siyasi tarihimize işlemişti. İşte; Alparslan Türkeş'in, Ayrılıkçı PKK'lı Kürt, Orhan Doğan'a verdiği ders!
"Bu işin sonu kötüye varacak. Ben size tarihten de misaller verebilirim. Amerika Birleşik Devletleri'ni de örnek verebilirim. Bugün New York'ta 10 milyon İtalyanca konuşan insan var. Bunlar kalkıp ta biz ayrıyız, kimliğimizin tanınmasını istiyoruz burada bir İtalyan devleti cumhuriyeti kuracağız diyemezler. Yahut bir federasyon kuracağız diyemezler. Amerikan vatandaşıdırlar, resmi dilleri de İngilizcedir. Başka şeyler de var. Dakota eyaleti var Amerika'da. Burada da 7 milyon Almanca konuşan insan var. Fakat bunlar kalkıp özerklik istiyoruz, federasyon istiyoruz veya bağımsız bir Alman Devleti kuracağız resmi bir Almanya olacağız diyemezler. Onun için Türkiye'de sizde Kürtçe resmi eğitim dili olacak, Kürtçe Televizyon dili olacak, ondan sonra bu bölgeye federasyon verilecek, Kürt kimliği tanınsın diyemezsin. Bunu dediniz mi, ülkeyi parçalamaya karar verdiniz demektir. Türkiye'yi parçalatmayacağız. Bunda kararlıyız. Bunu iyi anlayın. Kan dökmek gerekirse vatanımızın bütünlüğü için kan da dökeriz. Devletimizi ayakta tutmak için canımızı da feda ederiz. Bundan haberiniz olsun. Yanlış yoldasınız. Kendinizi düzeltin."
Günlerden bir gün İtalyan büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura davet edilir. O günün muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra büyükelçi: - "Ekselans dun Roma ile yaptığım bir görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi" der. Odada bir an sessizlik olur. Ata büyükelçiye bir şeyler daha ikram eder ve iki dakika odadakiler ile baş başa bırakır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması ve belinde tabancası vardır.
Doğru masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve Çakmak'a: -"Pasa İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlar hazır mıyız?" der. -Fevzi Çakmak durumu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye yanıtlar. -Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız, hükümetinize söyleyin isterlerse Hatay'ı gelip alabilirler." BİZ DE HAZIRIZ! Türkiye'yi parçalatmayacağız. Bunda kararlıyız. Demiştir.