(okumanızı ve müsbet yada menfii yorumlamanızı diliyorum)
İhanetin İtirafıdır.
Altta Okuyacağınız haber, çok vahim sonuçları olan ve T.C.Devletinin içine düştüğü Acziyeti açıkça göstermektedir.
İstanbul Emniyetinin itirafı Nasıl Ortaya çıktı?
Ergenekon davasının 20 Eylül 2010'daki duruşmasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi'ye "Telefonunda eşin ve kaynanan diye kayıtlı kişiler var. Ancak sen bekârsın. Bu numaralar da Hizb-ut Tahrir üyesi Mahmut Oğuz Kazancı'nın telefon rehberi ile aynı. Kazancı ile ilişkin nedir?" diye sordu. Bekar olduğunu, Kazancı ve bu numaralarla bir ilişkisinin olmadığını kaydeden Çelebi'nin net ifadesinin ardından mahkeme heyeti, cep telefonunun sinyal kayıtlarının TİB'den alınması ve telefonun da bilirkişi tarafından incelenmesini istemiş ve yapılan bilirkişi incelemesinden sonra bunun teğmenin el konulan telefonuna kayıtların sonradan yüklendiğini açık bir dille mahkemeye sunmuştur. İstanbul Emniyeti de 21 Aralık 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği yazıda " Telefonun paketten çıkarılarak açıldığını Ergenekon sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin gözaltında bulunduğu sırada el konulan cep telefonuna, bir Hizb-ut Tahrir üyesinin rehberini eklediklerini itiraf etti. ve yanlışlıkla Çelebi'nin telefonu- na eklenmiş" ifadesi yer aldı... Bu yazıyı kaleme aldığım sırada da Askeri casusluk soruşturmasının tutuklu sanığı Emekli Albay İbrahim Sezer'in telefon dökümlerine, sonradan ilaveler yapıldığı ve bununda yanlışlıkla yapıldığı Emniyet tarafından açıklandı. (Gazete vatan haberi)
Böyle yanlışlık olurmu???? Olmaz, olamaz...! Bu Nedir? Bu süreç Türkiye Cumhuriyet'i Devlet'ini bölme gayreti içinde olan A.B.-D nin ekmeyine yağ sürmektir
Sayın Başbakan'dan soruma cevap vermesini istiyorum. 1-Türkiye' nin geleceği ile oynamaya biri yada birilerinin ne hakk var? 2-Türk askerini ve Türkiye Cumhuriyet'i Devlet'ini yok etmek için emir alanların yıkıcı çalışmaları karşısında sessiz kalmaya devam edecekmisiniz ?
Değerli arkadaşlar; Kahraman Ordumuzun tutuklu subayı, Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olmaktan ve silahlı terör örgütü kurmak suçu ile müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Suç delili ise Telefonuna el konulduktan sonra Emniyet tarafından yüklenen ve pardon yanlışlık oldu denilen belgiler
Sormak istiyorum ve sorularıma cevap arıyorum: 1-Teğmenimin yargılanmasına sebeb olan hükümetin içinde F tipi yapılanma ve siyasi iktidarın bu ''f'' tipi yapılanmaya yakın oluşu, Sevr ruhu taşıyan Emperyalist A.B.-D. nin böl parçala ve yönet hedefi değilmidir.?
(Okuyanlar bilir. Hanefi Avcı da kitabında yazdı; cümle âlem biliyor ki, emniyet içinde "F Tipi yapılanma"ya mensup çok sayıda emniyet görevlisi var. Ve bu yapılanma bizzat hükümet güdümündedir. Derin Devlet denen kurgu hükümetlerin kendisidir. dedi)
2-Bizler, kahraman Türk Ordusunu ve subayını, terörist haline getiren bu elim uygulamaları bu gün Türkiye Cumhuriyetini küçük düşürmesine rıza gösteriyor ve kabulleniyormuyuz?
3-Ülkemizde yaratılan korku imparatorluğunun karşısına neden sağlam ve dik duramıyoruz?
4-Milliyetçi, Vatansaver Türk insanı nerede?
Değerli arkadaşlar: Şimdi Teğmen Mehmet Ali Çelebi' nin mahkemede savunma yaparken söylediklerini sizlerle paylaşıyorum. (duyarlı olanlarımız hatırlar 20 Eylül 2010 duruşmasından hemen sonra sizlerle paylaşmıştım)
Teğmen MEHMET ALİ ÇELEBİ 24 Kasım 2009'da mahkemede yaptığı savunma... "Sayın Başkan, mahkemenizin yargılama şekli TSK'ya hayasızca saldıranlara cesaret vermektedir. Bizler neden hedefiz biliyor musunuz? Bu sorunun yanıtı, Mustafa Kemal'in Afyonkarahisar Kolordu Dairesi'nde subaylara yaptığı konuşmada gizlidir. 'Kuvvet ordudur! Düşmanlar milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler, kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz etmeye başladılar. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek ve aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.' Unutmayalım; ordu milletin namusudur. Bizler önce şeref sonra hayat anlayışıyla yetiştirildik. Er veya geç aklandığımızda savcılar kendilerine Mustafa Kemal'in sözünde yer beğensinler! Vatan hainleri, biz şerefli Türk subaylarını karalamak için savcıların teşvikiyle tanık olabiliyorlar. Ben terörist, onlar demokratik gerilla... Benim evime rejimin teminatı polis, bir orduyla 'Kapıyı kırarız' tehdidiyle giriyor, sahte evrak tanzim ediliyor. Tutuklandıktan sonra ailem sürekli rahatsız ediliyor. Babamın iş yeri gasbediliyor. Diğer taraftan bebek katillerinin ayaklarına savcılar gidiyor, bir kırmızı halı serilmediği kalıyor. Neden? Çünkü ben terörist, onlar barış elçisi... Türk milleti adına karar verdiğini söyleyen yüce heyet, acaba, Türk milletinin, teröristi subayına yeğlediğini mi düşünüyor? Türk yargısı, teröristi aklama, subayı aşağılama kurumu mudur?" Başka söze gerek kaldımı?
Son olarak; WikiLeaks'in yeni yayınladığı belgelere göre Başbakan Erdoğan, 2004 yılında Hollanda Dışişleri Bakanı'na, "Ordu kontrolümde değil... Bu nedenle Ege'deki uçuşları durduramıyorum" diye yakınmış... Aradan 7 yıl geçti Sormak istiyorum Ordu artık kontrolünüze girdi mi?
Sayın başbakanım; İyi bilmelisinizki ! ''Milletin esareti üzerine kurulmuş müesseseler, her tarafta yıkılmaya mahkûmdur." Ben demiyorum... Kim diyor ? Mustafa Kemâl ATATÜRK