Bismillah. 20 makam aracı alındı. Hepsi sıfır kilometre. Henüz 2010'dayız. 2011 model alındı. Yeni bina verildi. Gerçi sıkış tepiş olacak. Çünkü, 20 üye çalışacak. Bina anca 17 katçık. Odalar tefriş edildi. Hepsine sekreter verildi. Hepsine şoför verildi. 2'şer bin lira zam yapıldı. Atatürk'e gittiler dün, Anıtkabir'e, önde Adalet Bakanı'nın Alman Mercedes'i, arkasında konvoy halinde 20 tane Fransız Renault... Plakalar seri, 06 DE 71 küsur, 06 DE 71 küsur, 06 DE 71 küsur... Bahçeye park ettiler yan yana, bi saydılar ki, 20 tane 06 DE 71 küsur... Panik çıktı! "Kardeşim, Bakan ve Müsteşar dahil, 22 üyeyiz, Mercedes burda, 20 tane Renault da burda, 22'nci nerede? Yoksa, protesto edip, gelmeyen mi var?" endişesi yaşandı. Meğer. Müsteşar Audi'siyle gelmiş. (HSYK üyeleri yeni oldukları için bilmiyorlar haliyle... Bizim Adalet Bakanlığı Müsteşarları hep Audi A6'ya biner. Emekli olduğunda da, götürür. Yeni gelene yeni Audi alınır.) Neyse. Atatürk'e çelenk bıraktılar, sonra hep beraber geri döndüler, önde Adalet Bakanı'nın Mercedes'i, arkasında Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın Audi'si, onun arkasında konvoy halinde 20 tane Renault. Ama, hangisi hangisine biniyor, net anlaşılamadı, camlar füme. Halbuki, Fransa'yı örnek gösteriyorlardı hep bize... "Tıpkı öyle olsun" deniyordu. Netice itibariyle, ahalimiz referandumda "evet" dedi, bizim HSYK, Fransa HSYK'sı örnek alınarak inşa edildi. Açtım, sordum Fransa'ya. Adalet Bakanı, yerli malı kullanıyor, taaa 2006 model... Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın bırak modeli filan, makam aracı bile yok, metroyla veya servis minibüsüyle gidip geliyor. Ya HSYK? 30 üyesi var. Sadece 2 otomobil tahsis edilmiş. Kimin işi varsa, o biniyor. Eve götüremiyorlar. Çünkü, özel hayatlarında kullanmaları yasak. Yenge binemiyor. Referandum sayesinde "tıpkı Fransa gibi olan" Türkiye'de 125 bin makam aracı bulunuyor. Fransa'da 9 bin... Sarkozy geçen ay talimat verdi, makam aracı sayısı 7 bine inecek, bakanlar iş seyahatlerinde uçağa binemeyecek, trenle gidecek..."Tıpkı bizdeki gibi" olacak yani.
Evet diyenlerdenseniz. Aklınızda bulunsun. Fransızca'da oui yazılıyor. Vıyyy diye okunuyor!
Ne Mutlu Turkum Diyene UNUTMAYALIMKİ Biz bunlara gelin bu insanları sömürün halkın alın teri üzerinden saltanat sürün yada bu insanları becerin diye EVET DEDİK Yılmaz Özdil in yazısı halkın VERİLEN EVETLERDEN SONRA nasıl becerildiğini AÇIKLIYOR........
sevgili ilyas kardesim,dogrudur herkez herseyi bilmez ve bilmek zorundada degildir.basbakan tarafindan küfür yiyen ciftcinin provakatör oldugunu duymadim,ama farzedelimki provakatördü,bu durum koskoca TC basbakaninin küfretmesini hicbir sekilde hakli kilmaz. bu devirde hele türkiyede hickimseden hz.ömer adaleti bekliyecek kadar saf degilim ama en azindan biraz adil olmalarini istemek bu ülkenin bir vatandasi olarak benim hakkim diye düsünüyorum.yukaridaki yazdiklarima binlerce örnek verebilirim yada nette biraz arastirmayla kendinde bulabilirsin,baskalarina hakaret-küfür selbest ama ucu bize dokunuyorsa en ufak bir elestiriye tahammül yok.alintisini yazdigim yilmaz özdilin yazisi bir bütün olarak okundugunda hic kimseye en ufak bir hakaret yok. dogrudur,akp yi aziz türk milleti oylariyla basa getirdi,ve suda dogrudur,hitleride aziz alman milleti basa getirdi. bak dün yüce meclisimizde kabul edilen maydanoz yasa tasarisinin yüce halkimiza ne gibi bir katkisi,nasil bir adalet-özgürlük-demokrasi getirdigini,aziz milletimizin kacta kacinin bu gibi seylere oy verdigini yada verecegini bir düsün istersen.eger demokrasi denilen sey oy cokluguysa ve en cok oyu alan diledigini yapmakta serbestse en büyük demakrat hitlerdi yaniliyormuyum?
Hani şu meşhur bektaşinin hikayesi vardır anlatılır. Niçin namaz kılmıyorsun demişler de? Bakın :Namaza yaklaşmayın diyor islam kaynaklarında demiş. Kelimeleri ve olayların akışını görmemezlikten gelipte işine gelen kelimeleri ve cümleleri yapılan konuşmanın içinden seçip alırsan istediğin anlamı verirsin. Sizde istediğiniz anlamı çıkarmışsınız. Bir siyasi partiyi sevmeyebilirsiniz veya bir kişiyi beğenmeyebilirsiniz. Bu size o beğenmediğiniz siyasi partiye veya kişiye hakaret etme hakkını vermez. Hele bu kişi bu aziz milletin seçtiği, verdiği oylarla kendisine iktidar teslim ettiği kişi ve siyasi parti olursa. Çünkü onun şahsında onlara oy veren kimselere hakaret etme anlamına gelir. Kendisine "Ananına al git" ifadesi kullanılan kişi çıkıpta özür diliyorsa, hatanın kendisinde olduğunu ve kendisini bu eylemi yapması için birilerinin dolduruşa getirdiğini ifade ediyorsa ve sizlerde meselenin başından sonuna bir bütün olarak ele alıpta bazılarının yaptığı gibi kişisel kininizi ifade ediyorsanız, EDEP YAHU demekten başka ne denebilirki. Aslında denebilecek çok şeyler de yok değil. Edep sınırlarını aşıpta bi şeyler söylemek kimsenin ne hakkı ne de haddine. Hakaret ve iftira boyutunda ithamlar kimseye bi şey kazandırmayacağı gibi, kaybettireceği de aşikardır. Siyaset çözüm üretme mekanizmasıdır. Hiç kimsenin hakaret etme mekanizması olarak kullanmaya hakkı yoktur. Tabi bu da bil'me ve nasiplenebilme işidir. Eleştirme adına işin özünü bilmeden hiç kimsenin kimseye hakaret boyutunuda aşıp iftira boyutunda söz söyleme ve yazı yazma hakkını vermez.Lütfen olaylara istediğimiz açıdan değil de objektif olarak bakalım. Bakalım ki "BİZ" olalım. Özür dilemek erdemlerin en büyüklerindendir. Özür dilemesini bilende erdemli insanların işidir.
Eyüp bey kardeşim. Haklı bile olsan bu özrün senin erdemli birisi olduğunu gösteriri. Yazalım , konuşalım ancak yazdıklarımız, konuştuklarımız birilerini kırabileceğini, incitebileceğini de gözünün de bulunduralım.
Değerli İlyas beyin serzenişine, şikayetine ve uyarısına duyarsız kalmak mümkün değil. bu başlıklar yani hem Mevlüt beyin hemde benim kullandığım kelime amacını aşmış olablir. Lakin halk dili ve beyninda algılandığı şekli ile kurulmuş değildir. Burada kullanılan kelime Türk insanının emeği,alınteri üzerinden siyasilerin keyif sürmesi haklı sömürmesine tepki olarak kullanılmıştır.
BEN YİNEDE KULLANDIĞIM BU KELİME İÇİN TÜM KASABA HALKINDAN SAMİMİYETİMLE ÖZÜR DİLİYORUM.. SAYGILARIMLA..
Edep Ya hu.. Ne hikmetse Dünyada bizim milletimiz kadar meseleleri çarpıtan, gerçekleri ters yüz edip en güzel sözlerle süsleyip sunan başka bir millet varmıdır acaba?. Bilmediğimiz her şeye burnumuzu sokup ahkam kesmekte cabası olsa gerek. Hele birde edep sınırlarını aşıp hakarete varan yazılar yazmak, ahlakı zorlamak her halde bize has olsa gerek. EDEP YA HU. EDEPP. Bu kadar edepten mahrum millet değildik. Edeple anılan, bilinen milletimin halini gördükce üzelmemek ne mümkün. Bu mu benim milletim. EDEP YA HU. EDEP..